Bir millet düşünün… Yorgun, yoksul ama inançlı! Yüz yıl önce, işgal altındaki topraklarda yaşayan halk, iradesini teslim etmeyi reddetti. O halk, Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde kendi geleceğini kendi elleriyle yazmaya karar verdi. 23 Nisan 1920’de, Ankara’da yakılan bu umut ateşi yalnızca bir meclisin açılışı değil; bağımsızlığın, özgürlüğün ve halk iradesinin tüm dünyaya ilanıydı. Türkiye Büyük Millet Meclisinin kurulmasıyla birlikte ilk kez bir ülkede, egemenlik saraylardan alınıp halka verildi.
Bu, yalnızca bir sistem değişikliği değil; düşünce biçiminin, kaderin ve geleceğin de değişmesiydi. O gün “millet” kavramı ete kemiğe büründü ve halk, kendi kendini yönetmeye başladı. Atatürk, 23 Nisan gününü çocuklara armağan etti. Çünkü biliyordu ki egemenlik, büyük bir sorumluluktur. Bu sorumluluğu ancak vicdanı temiz olan ve yüreği umutla çarpan çocuklar taşıyabilirdi. Bugün 23 Nisan… Sadece bir bayram değil; kimliğimizi, onurumuzu ve özgür irademizi hatırlama günüdür. Meclis kürsüsünden yükselen ses, aslında bir halkın özgürlüğe olan haykırışıdır. Unutmayalım: Egemenlik, bir ayrıcalık değil; bir emanettir. Bu emanet, Atatürk’ün bizlere duyduğu sonsuz güvenin en büyük göstergesidir. Gönlümüzde sevgiyle büyüyen bu emaneti, aynı kararlılıkla ve aynı inançla yarınlara taşımaya devam edeceğiz.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun!
Egemenlik, dün olduğu gibi daima milletindir!